Aslında insanların dış görünüşleriyle ilgili yorum yapmak çok yanlış bişey ama gelgelelim yemişim yanlışını yani. Bazıları hakkaten çok sinir bozucu oluyor. Nedeni kızımsı grubundan bazı kızımsıların kendilerini afet grubundanmış gibi göstermesi. Efenim ne demek istiyor bu psikoabla, anlatayım.
Üç çeşit kız tipi vardır.
1.Tip: AFET
Afet tipi kızlarımız adeta Adriana Lima'dan 5 dakika önce yaratıldığı için Adriananın kaba taslağı niteliğinde ama taş gibi hatunlarımızdır. Bu kızlarımızın özgüvenlerinin tavan olması oldukça doğal ve yerinde olmasına rağmen genelde mütevazi olurlar. Bu da onlara ayrı bi çekicilik katar. Popo desen top gibi, göğüsler desen aşırıya kaçmadan löppür löppürdür. Göbekten eser yoktur. Genelde uzun boylu olurlar ve fiziksel kusurları yok denecek kadar azdır. Bir bakan, bir daha, bir daha, bir daha bakmak ister.
2.Tip: KIZIMSIDAN HALLİCE
Kızımsıdan hallice tipi kızlarımız adeta 500 liralık alışverişten sonra verilen 10 liralık hediye çeki gibidir. Yani olsa da olur olmasada olur ama yinede onuda isteyen muhakkak vardır grubundan kızlarımızdır. Kendileri genelde bunun farkında olmakla beraber, bazen hiç umulmadık bir afet erkeği tarafından tercih edildiklerinde komplekslerinden arınır ve kendileriyle barışık yaşamaya başlarlar. (Psikoablanız 2. tiptendir) Fiziksel olarak iyi olanların tip açısından talihsizlik yaşadığı, tip olarak iyi olanların ise fiziksel açıdan fiyasko olduğu gözlemlenmektedir. Bazı kişilere göre çok beğenilirken, bazıları tarafından beğenilmeyebilirler.
3.Tip: KIZIMSI
Kızımsı tipi kızlarımız, her tip gerzek eğlence programlarında mutlaka çıkan kadın kılığına girmiş bıyıklı hanzoların orjinal versiyonlarıdır. Bu kızlarımızdaki yersiz özgüven insanı çileden çıkaracak niteliktedir. Genellikle kavruk esmer tenlerine rağmen saçlarını boyadıkları altın sarısı saçtan sonra kendilerini "SARIŞIN" olarak nitelendirirler, oysa aynaya objektif bakabilseler kendilerinden yarattıkları Tarık Mengüç ile tanışmaları hiç zor olmayacaktır. Hem fiziksel açıdan, hemde tip bakımından son derece vasat olmalarına rağmen kendilerini dünyanın en güzel kızı zannederler ve genelde beyinlerinde yarattıkları o düşünceye göre bütün erkekler onlara aşıktır.
İşte bu 3 gruptan 3. tip kızlara lütfen prim vermeyelim, verenleri uyaralım.
Seçtiğin başlık hakkında yazmamı istiyorsan bana yazman yeterli;
Mail : psikologablaniz@hotmail.com
Twitter : https://twitter.com/PsikologAblaniz
18 Şubat 2013 Pazartesi
Sapıklaştıramadıklarımızdan mısınız?

Dün gece toplandık bizim kızlarla oturmuş sohbet ediyoruz. Konu döndü dolaştı bizim kızlardan en saf, en vesveseli, en şizofren olanının yeni tanıştığı çocukla ilk buluşma günü ne yapacağına geldi, akıl alcak bizden sarışınımız.
İçimizde kendini en aynştayn sanan ileri zekalı arkadaş "Aa bu işler benden sorulur güzelim" diyerek kendisini konunun uzmanı ilan etti ve bu başladı kıza akıl vermeye.
"Fazla süslenme, makyajın, saçın özensiz olsun. Süslenmişte gelmiş izlenimi verme. Heyecanını da belli etme. Gittiğiniz yer mutlaka kalabalık olsun. Nerde buluşacaksınız?"
"Ay valla kalabalık olmaz çünkü bana gidelim dedii" diye inledi bizim sarışın.
"Aaaa! demeee!" diye kıçına raptiye batmış gibi sıçradı bizim aynştayn ve başladı senaryo yazmaya...
"Bana bak sakın daha ilk günden ilişkiye falan girme, niyeti bozuktur ozaman onun. İçecek ikram ederse sana içme, ilaç milaç koymuştur"
"Ay saçmalama yaaa!" dedim dayanamayıp. Aslında ben içeceğine ilaç koymuş nuri alço portresi için demiştim bu saçmalamayı ama bizim aynştayn olayı farklı algıladı tabii...
"Doğru söylüyosun" dedi "İçmeyince niyetini anladığını anlayıp sana saldırabilir. En iyisi iç sen ama sana verdiğini içme onun içeceğini al iç."
"Ay deli misin bee çocuğun bardağını nasıl alıyım"
"Çay iste. Onunki açıksa ben açık içerim diyip al, demliyse ben demli içerim de"
Dayanamadım, bu saçmalıkla dalga geçmek için lafa karıştım.
"Tabii kızım. Hatta baktın kendi çayını vermiyo ısrarla sana onu içiriyo, eline geçirdiğin sert bi cisimle kafasına vur bayılt. Sonra da kaç. Kapıyı kilitleyip anahtarı saklamış olabilir. O zamanda çocuğu bağlayıp bizi ara ve beklemeye başla" dedim. Ben zannediyorum ki bu dediklerimden sonra vesveselerinin saçmalığının farkına varıp normale dönecekler. Ama işler umduğum gibi olmadı...
Bizim sarışının telefonu çaldı, arayan potansiyel nuri alçomuzdu...
Sarışın birden bire, "Eve gitmesek kalabalık bi yere gitsek?... Hmm tamam ozaman eve gidelim ama ben bişey içmem baştan söyliyim... İşte içmem... Yoo bi sorun yok zaten sana geleceğimden arkadaşlarımın haberi var bana bişey olursa hemen haberleri olur yanii... Yok canım ne alakası var?.... Niyeee?... Peki, hoşçakal." dedi ve kapattı. Aynştayna dönerek
"Ne diyosun sen bi sorun mu var diyip durdu. En sonunda da neyse ben işlerimi halledeyim buluşup buluşmayacağımızı sana haber veririm kendine iyi bak dedi kapattı" dedi
Bizim aynştayn hemen
"Aaa, çocuk resmen sana hadi eyvallah demiiiş, eee söylediklerinden sonra ruh hastası sandı tabii seni"
Bu sefer ikisi birden bana dönüp kızmasın mı!
"Hep senin yüzünden Psiko, şizofren şizofren hikayeler yazdın kaçırttın bize çocuğu. Akla bak yaa! Hayır kaçıncı yüz yılda yaşıyoruz yani biraz aklını kullan. Resmen çocuğa sapık muamelesi yaptın. Al işte bak gitti çocuk!"
Azarımı yedikten sonra, yaşadığımız yüz yıla ayak uydurarak, şizofrenik vesveselerimden arınmaya karar verdim...
17 Şubat 2013 Pazar
Yeni nesil insan iticiliği; EGO
Az önce en yakın arkadaşımla konuşuyoruz. Aylardır ölüp bittiği, yüzünün her santimini anlata anlata bitiremediği, öyle ki uğrunda bi kaç arkadaşını harcadığı o çok mükemmel herifle ilişkisi nihayet başlamış. Önceleri pek mutlu mesut- şen şakrak anlatıyordu durumlarını hanım kızımız. Birden aklına olayın kabız noktası dank etmiş olacakki ekşidi yüzü. Ee, psikolog ablanız anlar durumu hemen tabii, dedim dökül bakalım.
"Yaa" dedi, "Her şey iyi hoş, romantik desen romantik, seksi desen dibine kadar, ilgili desen ilgili. Ama bi sorun var ki büyütmeye değer mi değmez mi onu bile bilmiyorum ama gün geçtikçe sinir bozucu oluyo bee!" diye şikayet aşamasına giriş yaptı.
"Hayırdır nolabilir?" dedim cidden merak ederek. Çünkü tarifine bakılırsa herif dört dörtlük tabirine ramak kala öküz terk olmuş.
"Çocukta bir Ego var, bir kendini beğenmişlik, bir ben kralım havaları aklın durur. Sürekli bi insan kendini över mi yaa, tamam ilk başlarda görmezden geliyodum ama sanırım kendisine aşık"
Aaa dedim, orda dur. Ulan ben aylardır çocuğun ne kadar muhteşem bi yaratık olduğunu dinliyorum senden gıkım çıkmadı, üstelik bana herhangi bir artısının olmamasına rağmen. Sen şimdi kalkmışsın hem romantizminden, hem seksiliğinden, hem ilgi alakasından nasibini aldığın bir adamdan sırf bunları o da dile getiriyor diye şikayet ediyorsun. Tüüü seni rezil, seni nankörr!!
Bunları içimden dedim tabiiki, bizim safa söylediklerim şunlardı;
"Aman be güzelim, bilirim öylelerini, çekilecek gibi değillerdir. Zaten yeni nesil insan iticiliği; Ego yanii. Uzak durmak lazım böylelerinden ama eksileri olduğu kadar artılarıda var sende biliyorsun. Bence bir müddet kendi haline bırak. Bakalım zamanla ne olacak. Belki sen alışırsın, belki o düzelir belli mi olur? Haa, baktın hiç biri olmadı oturur adam gibi konuşursun. Anlar heralde öküz değilse. Yine de bana sorarsan çok büyütmeye değmez" diye psikoablalığımı konuşturdum. Yazık bizim saf garibimde hazır bekliyomuş zaten
"Aslında evet yaa, o kadar çok iyi yanı var ki, görmezden gelebilirim sanırım. Kimse dört dörtlük değil sonuçta" diyerek on dakika öncesinde boğazlamak istediği o çocuğa tekrar aşık oldu. Hatta kendi ondan daha çok övmeye başladı falan. Bir görevimde böylece halloldu.
Demek ki neymiş? Eli yüzü düzgün, romantik, ilgili sevgiliyi bulduysan abuk sabuk triplere girip ilişkini heba etmicekmişsin, olan varmış olmayan varmış...
Sende "bişey danışmam lazım" dediğin birini arıyorsan bana seve seve danışabilirsin. Mailini yanıtsız bırakmam. Hadi sor; psikologablaniz@hotmail.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)